anlamsız
- nazlikeles98
- 8 Kas
- 2 dakikada okunur
Ben doğası gereği veya imkanlardan dolayı pek sosyal biri değilimdir
çok arkadaşım yoktur
arkadaş grubu hiç
3 tane dostum vardır onlarda dünyanın farklı uçlarında yaşarlar
3 ünden de bazen çok sıkılırım ve sinirlenirim ama hep yanımda olduklarını bilmek iyidir
ama asla herhangi bir doğum günümü yılbaşını ailemle sıradan bir pasta ve sonrasında kendi odama çekilmek dışında kutlamamışımdır
peki odama çekildiğimde napıyorum
kurguya dalıyorum
ya bir filme bir diziye bir şarkıya bir kitaba ya da en güzeli kendi deli dünyama
o kimsenin bilmediği içimde her an köpürdiyen dünyama
hatırlıyorum kör baykuşu okurken babam odama girip
neden ağlıyorsun kızım iyi misin kitaba ağlanır mı diye sormuştu
ben de onu kovmuştum odamdan
evet ağlıyordum çünkü adamı karısı aldatıyordu herkesle birlikte olup sadece adamla olmuyordu
e bana ne
öyle olmuyor işte
adam hastaydı
adam düşünüyordu
ve adam bütün bunları aslında belki de sadece düşünüyordu yani bir yanılsama bir hayaldi sanki biraz ..
kendime benzetmedim o kadar delirmedim daha ama biraz çağrışım yaratıyordu zihnimde
sadık hidayetin kendi İranının hayali gri üstünüze gelen apartmanlı sokaklarında gezdiriyordu beni
ve çıldırıyordum
bu daha önce deneyimlediğim bir şey değildi
bana hayali dünyalar yaratı orda gezmeyi öğretti
çok hoşuma gitmişti
yine geçenlerde eski bir Roll dergisini beleşe kaptım Beşiktaş ta
üstünde patti smith vardı
o klasik pozu
üstünde krem bluzu elleri saçlarında bakışları aşağıda
PATTİ SMİTH GELİYOR
yazıyordu manşette
okumaya başladım
patti smith i hem dinler hem okurdum
entellektüel ve özgür bir kadın aynı zamanda inançlı olarak kodlamıştım zihnimde
hoşuma gidiyordu o yüzdende
farklıydı
özgür ve serseri bir kul
zamanında tanrıyı özgür olmak için reddetmiş bir kuldu hatta
böyle diyordu röportajında
onunla ilgili hatırlaığım şey bir kitabının sonunun şöyle bitmesiydi ve benim hayatımın felsefesini oluşturan cümleydi
ÇÜNKÜ ÖYLECE YAŞAYIP GİDEMEYİZ
bana bir şeyler yapmam gerektiğini hisettiriyordu
ruhuma kendime dünyaya
kendi küçük dünayama
yine bana bir dünya yaratmam gerektiğini söylüyordu aslında
dünyam benim dünyam
ama sadece benim değil benlerin dünyası
bu sefer dünyayı değilde kendi dünyamı gezmek istedim
ama benimm dünyam gezilmiyordu
benim dünyamda sadece kelimeler ve hayali binalar eski hayaletler vardı
duygular değil seziler ve düşünceler vardı
duygularımı bulmam gerekiyordu
bunu yapmak için film izlemeye başladım 15 yaşında
ilk filmim godard masculin feminindi
bir mart günü doktora gidecektim ameliyat sonrası
anneannem vardı
küçük fakir evdeydik
hava soğuk oda küflüydü
çok güzeldi
izledim filmi kırık yatağımda
bacağım sarılı
dikişlerim sızlıyor
o anki duygumu şuan gerçek bir huzur olarak hissediyorum
filmdeki kıza sonradan çok benzediğimi fark ettim
saçlarımı onun gibi kestiriyorum hala
film izlemelerim bitmedi hala devam ediyor
belladonna of sadnessi izlediğimde ağladım
virgin suicides tan bir ay sonra ben aynı seneryoyu yazdım hayatımda
die bleierne zeit dan sonra siyasi görüşüm kesinleşti
şimdi sırada cassavetes var onu izleyeceğim
şarkı da dinliyorum
pattinin kocasını
blue velvet
hatıralar hayal oldu
bir de friends izliyorum
en iyi gelen o galiba
çünkü kendimi yargılamama engel oluyor bu dizi
bu altı kişi
beni kucaklıyorlar
samimiyet onları tanımlayan en güzel kelime
bana bazı uzakta olduğunu hissettiğim duyguları hissettiriyorlar
ilaç gibiler
bu friends mevzusu hakkında daha sonra detaylı yazacağım
şuan hissettiğim duygu geç kalmışlık ve yaşayamamak
ama aslında böyle değil
nefes alıyorum düşünüyorum hissediyorum
öyelyse varım
ama görmekten daha çok bakıyorum
seyrediyorum
ve artık seyretmek istemiyorum
sadece içinde olmak istiyorum
böyle işte duygularım

Yorumlar